Yılmaz BACAKLI
Bireyler ve toplumlar için en temel ihtiyaçlardan biri ‘tanıma’dır. Tanıma bireyin ya da toplumun ‘kendi’ varlığına dönük sorgulamalar yoluyla gerçekleşirse ortaya çıkan verilerden elde edilen sonuçlar bireysel veya kolektif kimliği oluşturur. Bu kimliklerden özellikle kolektif kimlik daha çok temelinde etnik ve milli bağların bulunduğu bir kültür zemininde toplumun aidiyet arayışının neticesinde oluşturulmakta ve diğer kolektif kimliklerden bir ayrışmayı da içermektedir. Bu anlamda toplumun ‘kendi’ dışında kalan ‘öteki’ kolektif kimliklere bakışı da ‘imaj’ı oluşturmaktadır. Kimlik oluşum süreci, toplumlar için uzun bir zamanda gerçekleşmektedir. Kimliğin ortaya konmasında toplumlar objektif esaslardan hareket etme çabasındadır. Buna karşılık tanımı yapan yine toplumun kendisi olduğu için ‘kimlik’ belirli ölçüde sübjektif bir özellik gösterir. İmaj ise karşı toplum konusundaki önyargı, stereotip ve klişelerden hareketle oluşturulur. Yazılı metinler içerisinde özellikle romanlar; kolektif kimlik ve imaj üretmek, yaymak için en ideal araçlardır. Yazar anlatı türündeki metinlerde; kahramanlar, olaylar üzerinden eserin ait olduğu ve en çok ilişki kurduğu toplumla ilgili oldukça zengin kimlik ve imaj unsurları paylaşır. Modern Kazak edebiyatının usta yazarlarından Beksultan Nurjekeulı’nın 2016 yılında tarihi vesikalardan da faydalanarak yazdığı ‘Ey, Dünya Ey!’ isimli romanı Kazak Türklerinin 20. asrın hemen başından sonuna kadar yaşadığı yetmiş beş yıllık sürede özellikle Ruslar’la nasıl mücadele ettiğini anlatmaktadır. Bu çalışmada, anılan eserde bir kolektif kimlik biçimi olarak ‘Kazak kimliği’nin nasıl ele alındığı, bu kimliğin biçimlenmesine ciddi ölçüde etki eden ‘Rus imajı’nın esere nasıl yansıdığı açıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kazak edebiyatı, Kazak kimliği, Rus imajı, Beksultan Nurjekeulı, roman.