Hakan SARAÇ
Yaşamın tüm alanlarında kendini gösteren dil, F.de Saussure’den sonra göstergeler sistemi olarak kabul edilmektedir. Çünkü, göstergebilimin en temel birimi olan dil, gösterengösterilen bağlamında verilmek istenen mesajı dil göstergelerine kaydetmektedir. Bu, dilin bilgiyi şifreleme olayıdır. Bu açıdan bakıldığında, dil olgusu kodlar sistemi olarak tanımlanmaktadır. Dil, öncelikle evrenseldir. Dahası bulunduğu kültür ortamında dil, ulusal ve kültürel bir yapı haline dönüşebilmektedir. Böylelikle bir toplumun dünya görüşü dilde kendini göstermektedir. Bu çalışmada, kültürdilbilimsel yaklaşım çerçevesinde dilin bu işlevinin nasıl gerçekleştiği çeşitli dillerden seçilmiş örnekler üzerinde aydınlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın analiz kısmında bitki, doğa, insan uzuvları ve gök cisimleri adlarıyla oluşturulmuş Türkçe, Rusça ve İngilizce sözcük, deyim ve atasözleri kullanılmıştır. Bu şekilde bu dillere mensup toplumların arasındaki ortak ve farklı dünya görüşleri betimlenmiştir. Dil fenomeninin her şeyden önce tüm insanlığın ortak bir değeri olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte dil, bir toplumun ulusal kimliğidir. Bunda rol oynayan en büyük faktörün ise ‘kültür’ olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü kültür denilen varlık toplumdan topluma farklılık gösterebilmektedir. Böylelikle farklı dillerin ortaya çıkışı kaçınılmaz olmuştur. Dillerdeki çeşitliliğin en önemli sebeplerinden birisi de farklı ırk ve kültürden gelen toplumların dünyayı farklı bakış açılarıyla yorumlamasıdır. Bu da toplumların dünya görüşlerinin çeşitlilik göstermesini ve değişik kültürlerin belirmesini kolaylaştırmıştır. Tüm bu farklılıkların temelinde ise milletlerin yaşam tecrübesinin ve hayat tarzının, yaşadıkları coğrafyanın, mitlerin ve inanç sisteminin farklı olmasının yatmakta olduğu düşünülmektedir. Son olarak, kültür fenomeni bir toplumun dünya görüşü, dil ise onu ifade eden ve koruyan bir araçtır.
Anahtar sözcükler: Dil, Kültür, Göstergebilim, Kod, Dünya Görüşü, Toplum.