Şamil YEŞİLYURT
1. Dünya Savaşı’nın önemli sembollerinden olan Sarıkamış Harekâtı, edebî eserlere genellikle hüzün, kahramanlık ve gurur olarak yansımıştır. Ordu millet kavramının gerçekliği, emir komuta zincirinin sağlamlığı, hayaller ve hakikatler arasındaki uçurum, acı ve sitem edebî eserlerde işlenen ortak temalar olarak ön plana çıkar. Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi Sindel (Kayabaşı) köyünden Kara Zala’nın söylediği ağıt, bu konuda en çok bilinen sözlü kültür ürünlerindendir. İlk defa Ahmet Şükrü Esen tarafından Adanalı Fevzizade Bekir Sıdkı derlemesi olarak Sarıkamış Ağıdı adıyla kaydedilmiş; farklı derlemeciler tarafından da Sarıkamış’ta Ölenlerin Ağıdı ve Gine Ardı Kış Geliyor isimleriyle bir araya getirilmiştir. Sarıkamış Harekâtı’nın toplumsal bellekte bıraktığı derin izleri yansıtan edebî eserler, onların ait olduğu bağlamdan koparılmadan incelenmesi gerektiğini bir zorunluluk hâline getirir. Bu bağlamda sosyolog Lucien Goldmann’ın tartışmaya açtığı oluşumsal yapısalcılık (genetic structuralism), bu yapıya sahip eserleri inceleyerek farklı bakış açılarını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Edebî eser, insan ve insan ilişkilerinin estetik bir zeminde somutlaşması olarak düşünüldüğünde sosyoloji ile edebiyat arasında kurulacak disiplinlerarası incelemeye daha tanımından itibaren zemin hazırlamaktadır. Bu çalışmada Sarıkamış Destanı, oluşumsal yapısalcı yöntemin ilkeleri doğrultusunda incelenecek; toplumsal yapı ile edebî eser arasındaki bağlantılar belirlenecek; eser ile toplumsal algının örtüştüğü ve ayrıldığı noktalar, tarihsel gerçekliğin edebî eser üzerindeki etkileri, toplum kesiminin tarihî olaya yaklaşım biçimleri tespit edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Sarıkamış Destanı, oluşumsal yapısalcılık, ağıt, Pınarbaşı.