Hüseyin Kürşat TÜRKAN
Birçok lügatte yaradılışın, imkânların üstünde olan ve insanlarda hayranlık duygusu uyandıran unsurlar anlamına gelen keramet, Allah’ı seven O’na samimi bir biçimde itaat eden ve yine O’nun tarafından sevilen kullarına bahşettiği sıradan olayların üzerinde görülen olağanüstü hal olarak ifade edilebilir. Yani keramet, Allah’ın veli olarak adlandırabileceğimiz kullarında görülen (tanık olunan) ve Allah tarafından söz konusu kişilere ikram edilen olağanüstü hâllerdir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan birisi “keramet ve mucize” terimlerini birbirine karıştırmamaktır. Çünkü kerametler, Allah’ın veli kullarına verdiği bir özellikken mucizeler, yine Allah tarafından peygamberlere verilmiş olağanüstü durumlardır. İslami kisvenin çatısı altında ortaya çıkan kerametlerin, Kur’an-ı Kerim’de yer bulduğu bilinmeli ve unutulmamalıdır. Özellikle Allah tarafından sevilen din büyükleri ve veli kullarla ilgili olarak anlatılan kerametler, halkın muhayyilesinde (hayal) nesilden nesile sözlü kültürel yapı içerisinde aktarılarak tüm zenginliğiyle günümüze kadar gelebilmişlerdir. Aslında kerametler, ilgili zümrenin dinî yapılarını kimi zaman aleni kimi zaman da gizli bir biçimde aktarmaya çalıştığı anlatılardan ibarettir. Söz konusu makalede özelikle Hatay’da yaşayan Alevi zümrenin Hz. Ali’ye karşı olan sevgi, saygı ve muhabbetlerinden dolayı gerek okudukları gerekse de kanat önderleri tarafından duydukları kerametler üzerinde durulacaktır. Hz. Ali’nin ilgili zümre içindeki yeri ele alınıp kısaca değerlendirildikten sonra saha içerisinden Hz. Ali ile ilgili derlenen on altı keramet, ele alınıp değerlendirilecektir.
Anahtar Sözcükler: Allah, keramet, veli, peygamber, Ali, Alevi,