Emrah ALTIOK
Toplumsal hayatın tezahürü olan edebiyat eserleri, deneyimsel tecrübenin yazarların düşüncelerinde şekillenmesiyle ortaya çıkar. Yazarlar içinde bulunduğu toplumun sesi olarak, sosyal ve toplumsal yaşantının izlerini eserleri vasıtasıyla anlatırlar. İnsan, kendini sanatın soylu sınır tanımaz evreninde bulunca varlığını ve kendini yeniden keşfederek dünyaya kök salar. Bu durum insanı, sıradanlaşan ve tekdüze olan yaşam algısının dışına çıkararak onu yaratıcı kılar. Yetenekli insanların eserleri onları ölüm ile unutulmaktan kurtarır. Öskön Danikeyev de nesneleşen bu dünyada kendi oluşunu gerçekleştirerek ve eserleri ile milli bilinci uyanık tutarak unutulmaktan kurtulur. Yazın hayatı ilk olarak öykü ile başlamıştır. Öskön Danikeyev, eserlerini İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kırgız edebiyatının gelişmeye başladığı 1960-1980’li yıllarda kaleme almıştır. Öskön Danikeyev hayatın gerçeklerini öykülerine taşır. Onun seçtiği konular hayal dışı konuların aksine gerçek yaşamdan seçtiği konulardır. Mesleği dağ-maden mühendisi olan yazar, konularını daha çok madencilerin hayatından seçer. Uzun öykülerinden; “Bakir” öyküsünde Kırgız toplumunun geleceği için önemli olan üretim konusunu ele alır. Toplumun o zamandaki gereksinimlerini yazar betimleyerek katkı sağlar. Öykünün başkişisi Bakir, Kırgız halkının geleceği için eğitim ve üretimin temsilidir. Kurgunun merkezinde yer alan Bakir, Kırgız gençlerinin gelecek idealinin yansıması olarak verilir. Öykü yapısal ve izleksel olarak açımlanacaktır. Yapı kısmında vanlatıcı ve bakış açısı, zaman, mekân, kişiler dünyası gibi unsurlar merkezli değerlendirilecektir. İzleksel olarak ise; “aşk/sevgi” ve “eğitim/üretim” başlıkları etrafında çözümlenecektir.
Anahtar Kelimeler: Öskön Danikeyev, Kırgız Edebiyatı, öykü, eğitim ve üretim, yapı ve izlek.