Aylin ÇİÇEKLİ
Türkiye’de son dönemlerde, Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında kadın akademisyen sayısında gözle görülür artış olmasına rağmen, eril iktidarın üst pozisyonlarda ve karar mekanizmalarında daha çok yer alması toplumsal cinsiyet rollerinin kesintisiz devam ettiğinin göstergesidir. Türkiye’deki kadın akademisyen oranının pek çok Avrupa ülkesindeki hemcinslerinden yüksek olmasına rağmen kadınların yönetim ve idari mekanizmalarda ve yüksek akademik kariyer basamaklarında temsiliyetleriyle paralellik göstermemektedir. Sosyoloji bölümlerini seçmedeki amaç, kız ve erkek öğrenci sayısı arasında hissedilir oranda kız öğrenci sayısındaki fazlalığa rağmen söz konusu çalışma hayatı olduğunda aradaki farklılığı ortaya koymaktır. Bu araştırmada kız öğrenci sayısı erkek öğrencilere oranla oldukça yüksek olan Türkiye’deki tüm sosyoloji bölümleri ele alınmıştır. Ayrıca amaç, toplumsal cinsiyet çalışmalarını diğer bilim dallarından daha ağırlıklı olarak ele alan sosyoloji bölümlerinin, kadın akademisyenler konusunda içine düştükleri handikabı ortaya koymaktır. Türkiye’de Sosyoloji bölümlerinde, Araştırma Görevliliğinden Profesörlüğe ilerledikçe kadın ve erkek akademisyenler arasındaki oransal ve bölgesel farklar ortaya konularak sebepleri tespit edilmeye çalışılacaktır. 1914’te ilk resmi kürsüsüne kavuşan sosyoloji bölümü, Mart 2016 yılı itibariyle 90 devlet ve vakıf üniversitesinde aktif olarak bilime katkı sunmaktadır. Türkiye’de tüm Sosyoloji bölümlerinde görev yapan toplam 946 akademik personele ait profiller üniversitelerin web siteleri ve YÖK Arama Motorundan ulaşılarak incelenmiştir. Elde edilen veriler SPSS programına aktarılarak çeşitli çapraz tablolar ile analiz edilerek yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kadın akademisyenler, toplumsal cinsiyet, sosyoloji bölümü, kariyer, akademi