Barış ÇAĞIRKAN
Bu makale, modernite ile sosyoloji arasındaki ilişkiyi sekülerleşme, kentleşme ve dayanışma anlayışı kapsamında karakterize etmeyi amaçlamaktadır. Disiplin olarak sosyolojinin ortaya çıkışı aynı zamanda modernitenin ortaya çıkışı ile paralel olmuştur. Modernite farklı bir toplum anlayışı ve toplum yapısına vurgu yaparken sosyoloji ortaya çıkan bu toplumu ve yapıyı anlama ve açıklama çabasının en önemli parçası olmuştur. Çalışma modernizmin ortaya koyduğu yeni toplum anlayışını anlamaya yönelik ilk çalışmalardan Emile Durkheim ve Max Weber’in çalışmalarını inceleyerek modernite ve sosyoloji temeli arasındaki güçlü ilişkiyi açıklamak ve bu ilişkinin farklı yönlerine vurgu yapmayı hedeflemektedir. Modernitenin ortaya koyduğu farklılıklar toplumsal aktörlerin kendileri hakkında şüpheye düşmelerine neden olmuş ve bu bağlamda bir ontolojik güvensizlik durumu ortaya çıkmıştır. Bu durum kapsamında sosyologların sosyal değişim sürecine yönelik geliştirdiği düşüncelerden bazıları çalışmada incelenecektir. Durkheim ve Weber’in toplumsal düzen, değişim ve sosyal ilişkiyi ele alırken yaptıkları çalışmalara odaklanarak, sosyoloji geleneğinde iki temel metodolojik ve teorik düşünceyi göstermesi açısından son derece önemlidir. Bu düşünürlerin bilimsel çalışmaları ve modernite ile bağlantıları, Weber ve Durkheim'ın sosyal değişime karşı iyimser ve kötümser tavrı, sonuç bölümünde sorgulanacaktır. Durkheim ve Weber'in uzun soluklu teorik çalışmalarının ve sosyolojideki metodolojik varsayımların 19. yüzyıldaki sosyal değişim karşısında konumlarını belirlemesi açısından modernizm ve sosyolojinin tanımları yapılırken iki terim de birbirini kullanmasının temel nedenleri tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Modernleşme, Modernite, Sekülerleşme, Kentleşme, Dayanışma