İsmail Cem FERİDUNOĞLU
Haber, artık günümüzde hemen herkesi ilgilendiren bir kavramdır. Medya ise bu anlamda önemli bir söylem oluşturma alanıdır. Medyanın görevi, haber söyleminin içinde yer alan olaylar ve gerçekleri sözde yaratarak, canlandırmaktadır. Böylece söylem, kaynak ve hedef arasında kurulan bir diyalogdur. Medya, herhangi bir eylem ya da söyleme nereden bakıldığının ortaya konulması açısından önemlidir. Zira medya siyasi ve sosyal olayların yorumlanarak insanların zihnine yerleşmesinde birincil derecede etkilidir. Mart 2017’de yaşanan Hollanda-Türkiye krizinde de basının bakış açısı oldukça önemlidir. 21 Ocak tarihinde TBMM tarafından kabul edilen ve 16 Nisan’da halkoyuna sunulacak olan Anayasa değişikliği çerçevesinde Türk Bakanların Avrupa’da yaşayan vatandaşlara yönelik mitingler düzenlemek istemeleri ve bu mitinglerin ilk olarak Almanya’da daha sonra da Hollanda’da iptal edilmesi krizin başlangıç noktasını oluşturmuştur. Almanya ile başlayan sorun, 15 Mart 2017 yapılacak genel seçiminin arifesinde olan Hollanda ile derinleşmiş ve karşılıklı suçlayıcı açıklamalarla diplomatik kriz boyutuna gelmiştir. İlk olarak 2 Mart günü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Almanya’nın Gaggenau şehrinde ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin de Köln’de yapacağı konuşmalara yasak getirilmiştir. Bunun ardından karşılıklı sert söylemler sonucu, iki ülke arasındaki gerilim tırmanmıştır. Bu bağlamda Türk Medyası’ndan Hürriyet Gazetesi ile Hollanda Basını’ndan Algemeen Dagblad gazeteleri incelenmiş, kriz olgusu medya aracılığıyla değerlendirilmiştir. Çalışmada yöntem olarak içerik ve söylem analizi uygulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Basın, Haber, Hollanda-Türkiye Krizi, Hürriyet Gazetesi, Hollanda Basını