Osman TÜRK
Kültürün önemli unsurlarından olan dil, bir yandan toplumun hakikatlerini yansıtırken, diğer yandan kültürün yeniden meydana gelmesini ve devamını sağlar. Toplumların geçmişten günümüze kazandıkları bilgi ve deneyimlerinin en önemli aktarıcı ögelerin arasında dil gelir. Sözlü kültürden yazılı kültüre değin tarih, edebiyat, felsefe, folklor, sosyoloji, psikoloji ve ahlak gibi birçok yönde araştırma konusu olan ulusal ve sosyal varlıklar anlatım gücü ve kavram zenginliği bakımında çok önemli dil yapılarıdır. Atasözleri içinden çıkılan bağlamın aynası gibi yüzyıllar boyu değişim ve dönüşümlere bağlı da olsa varlığını sürdürerek bugüne kadar gelir. İnsanoğlunun olduğu yerde bir deneyim ve insan topluluğu olduğu yerde bir kültürel olgudan söz etmek mümkündür. Bu deneyim ve kültürel değerlerin yayılması ve sonraki nesillere aktarılmasında önemli bir köprü vazifesi gören dil, insanlık tarihi açısından da birtakım kazanımları açığa çıkarır. Atasözleri bulunduğu kültür coğrafyasının ve milli değerlerin tüm özelliklerini içinde barındıran ve anlamlar bakımından çeşitlilik gösteren edebi kavram özelliğidir. Atasözleri, bir milletin kimliği niteliğinde olan kalıplaşmış miraslardır. Binlerce yılın ve tecrübenin ürünü olan bu tanıklar, tarihimizin ve atalarımızın şahitleridir. Kültür hayatımızın önemli unsurlarından biri olan bu ifadeler bazen bir hâdiseden bazen bir kıssadan bazen de tüm bunlardan bağımsız olarak tecrübe edilmiştir. Genelde atasözleri üzerinde yapılan çalışma ise de özelde belli hayvanların tarihimizdeki yerlerini tespit etmektir. Bunlar; At, Aslan-Arslan ve Deve kavramları üzerinde durulacaktır. Bu çalışmada atasözlerimizde geçen hayvanları ve bunların atasözlerimize kattıkları anlamlar TDK Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü ile Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler Sözlüğünden yararlanılarak alfabetik olarak değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Atasözü, Edebiyat, Türk kültürü, sosyal-kültürel değerler, at, aslanarslan, deve