Fatih ŞAYHAN
Sözlü edebiyat geleneğinin başlangıçtan günümüze geçirmiş olduğu gelişim süreci ve bu süreç içerisinde ortaya konulan ürünler, son yüzyıl içerisinde belirli bir bilimsel düzlemde araştırılmıştır. Buna paralel olarak Türk destancılık geleneğinin araştırılması hususunda da önemli bir mesafe alınmıştır. Türk halk edebiyatının en önemli türlerinden birisi olan destanlar, içerisinde barındırdıkları tarihî ve mitolojik unsurlarla ait oldukları milletlerin kültür ve medeniyet tarihlerinin araştırılmasında köşe taşı görevi görmektedir. Destan türü hakkında, şimdiye kadar bilim adamları tarafından çok sayıda çalışma yapılmıştır. Özellikle demir perdenin ortadan kalkması, destan üzerine araştırma yapan bilim adamlarının Orta Asya’da daha fazla çalışma yapmasına olanak sağlamış, bu sayede bilim alemince isimleri bile bilinmeyen pek çok destan gün yüzüne çıkmıştır. Bu bağlamda Türk destancılık geleneği üzerinde duran bir diğer araştırıcı da Mustafa Aça olmuştur. Araştırmacı genişletilmiş ikinci baskısıyla yayımladığı kitabında Türk destancılık geleneğinin merkezi olarak kabul edilen Oğuz Kağan Destanı’nın mevcut bütün nüshalarını mukayeseli olarak ele almıştır. Çalışmada, destanın en eski şekli olarak kabul edilen Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı merkezi teşkil etmiş, Andalıp Oğuznâmesi ve diğer Oğuznâmeler bu merkez etrafında değerlendirilmiştir.