Ömer ÖĞÜNÇ
On dokuzuncu yüzyıl İngiliz toplumunun gerçekçi betimlemeleriyle bilinen önemli romanları sayesinde Viktorya çağının önde gelen yazarlarından birisi olan ve yarattığı karakterlerin psikolojik durumuna dair güçlü bir sezgi sunan George Eliot (1819–1880), alt sınıftan gelen bir başkahramanı orta sınıf kurallarıyla karşılaştıran ve dini ve sosyal etkileşimi konu alan oldukça tartışmalı bir anlatımı içeren Silas Marner (1861) başlıklı romanı ile çağın erken dönemlerindeki sosyal ortam üzerine odaklanır. Eliot’ın Silas Marner romanı, her ikisi de Viktorya dönemi romanının başyapıtlarından sayılan Adam Bede (1860) ve The Mill on the Floss (1860) başlıklı romanlarını takip eder ve zamanında sahip olduğu okur beğenisinden dolayı daha az önem atfedilen eserlerden birisi durumundadır. Fakat bu roman dini inanç ile ahlaki değerlere bağlılık arasındaki dinamiklerin sunumu nedeniyle eleştirel bir incelemeyi hak etmektedir. Ortaya koyulan bu tartışmada, başkahraman Silas’ın başına gelen kader ve uğursuz karar verme sürecinden kaynaklanan olaylar önem taşımaktadır. Bu çalışmanın yaklaşımına göre Silas Marner romanı, başkahraman dini inançlarını oynadığı bahsin sonucuyla bağdaştırdığı için Viktorya dönemi dindarlık anlayışında tartışmalı bir noktayı işaret etmektedir. Bu bakımdan roman, sosyal ve dini öğretilere bağlılığının sonucunda Silas’ın yaşadığı uğursuz kader ve epey övülen dini anlayış arasındaki karşıtlığa dayanarak orta sınıf değerlerinin mantığa aykırı görünen bir anlatısı olarak incelenmektedir. Bu çalışmanın amacı, sosyal eleştiri yöntemini kullanarak Viktorya dönemi kurgularında geleneksel olarak sunulan bireysellik ve bireyin mutluluğu kavramlarının sanayileşme sürecinin en başından itibaren aldatıcı ve yanıltıcı olduğunu ortaya koymaktır.
Anahtar Sözcükler: Silas Marner, bahis, dindarlık, saygınlık, tezat, George Eliot.