Fatih ÖZGÖKMAN
Descartes duyulur her şeyin varlığından şüphe edebileceğini fakat kendisinin varlığından şüphe edemeyeceğini iddia eder. Çünkü ona göre kendimizin dışındaki şeylerin varlığı duyularımız tarafından doğrudan algılanmaz aksine bir tür çıkarıma dayanır. Buna karşı Kant, varlığı çıkarıma dayalı olan şeylerin şüpheli olduğundan hareketle dış görünüşlerin varlığının da çıkarıma dayalı olduğundan dolayı tüm dışımızdaki şeylerin şüpheli olduğu sonucunun çıkarsanmasını mantıksal bir yanlış çıkarım olarak görür. Kant’a göre bir çıkarımda mantıksal yanlış ise ancak orta terimin öncüllerde çift anlamlı kullanılmasından dolayı meydana gelir. Bununla birlikte Kant’ın bu çıkarımda çift anlamlı gördüğü “dışımızda” ifadesi, orta terim olmadığı gibi gerçek orta terim de çift anlamlı değildir. Kant ayrıca dış dünyanın varlığına yönelik şüpheciliğe karşı da transandantal idealizm ve empirik realizme dayalı bir argüman geliştirir. Buna göre eğer dışımızdaki şeylerin algımızın ötesindeki varlıkları reddedilir ve sadece algımızın gerçekliği kabul edilirse, dışımızdaki şeylere karşı şüphecilik de ortadan kaldırılmış olur. Çünkü dışımızdaki görünüşler aynı zamanda bir algı olarak sadece bizim bilincimizde vardır. Bu nedenle kendimizden şüphe etmiyorsak bilincimizdeki şeylerden de şüphe edemeyiz. Bununla birlikte Kant’ın bilincimiz ile dışımızdaki şeylerin bilgisi arasında epistemolojik bakımdan yaptığı ayrım bu çözümün önünde bir engel olarak görülebilir. Dahası bu çözüm, rüyaların ve halüsinasyonların da algısal gerçekliğini kabul etmeyi gerektirebilir. Son olarak Kant, algımızın nedeni olarak uzayda yer kaplamayan ve düşünmeyen bir numenin varlığını çıkarsar ve onu bilincimizin nedeni olarak da kabul eder. Fakat bu numenal nedenin sonuçtaki niteliklerden yoksun olması, Kant için tutarsızlık olarak görülebilir.
Anahtar Kelimeler: Dış Dünya, Kendinde Şey, Transandantal İdealizm, Empirik Realizm, Safsata.