Gökçen KALKAN
Cezayir’in Osmanlı hâkimiyeti altındaki dönemi, Cezayir tarihinde derin izler bırakan önemli bir dönemdir. Cezayir, Osmanlı hâkimiyeti öncesinde birbirinden bağımsız birkaç krallık ve emirliğin oluştuğu siyaseten parçalı bir coğrafi yapıya sahipken, Osmanlı hâkimiyeti ile birlikte kendi coğrafi ve siyasi birliğini sağlayabilmiştir. Osmanlı öncesi Cezayir’de var olan emirlikler ve çeşitli siyasi oluşumlar, Batı Akdeniz'de etkilerini ortaya koyan güçlü bölgesel devletler olarak ortaya çıkamamışlardır. Ancak Osmanlı döneminde Cezayir’in siyasi ve coğrafi birliğinin sağlanmasıyla bu durum değişiklik göstermeye başlamıştır. İstikrarlı durum, 17. yy’ın ortalarına kadar devam etmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinde Cezayir’de yaşanmış olan iç anlaşmazlıklar, Cezayir’deki Osmanlı yönetiminin yozlaşması, bölgedeki isyan ve itaatsizliklerin çoğalması ve batıl inançlara dayanan bir din anlayışı benimseyen tasavvufi bir geleneğin ortaya çıkması gibi sebepler, Cezayir’in Akdeniz’deki gücünü git gide kaybetmesine yol açmıştır.
Cezayir’in kendi içinde yaşadığı ve çeşitli alanlara yansıyan çöküşü, eyaletin Fransa tarafından işgal edilmesini kolaylaştıran tüm temel koşulların oluşmasını sağlamıştır. Cezayir’de özellikle otorite alanında ortaya çıkan acziyet, Fransa’nın uyguladığı ve uzun süre devam ettirdiği deniz kuşatmasını kıramamasına sebep olmuştur. Ardından Fransa’nın başlattığı işgal harekâtı başarılı olmuş ve Cezayir’de yaklaşık üç yüz yıl hüküm süren Osmanlı hâkimiyeti son bulmuştur. Asırlar boyunca Cezayir’e yönelik bütün saldırı ve işgal girişimlerini boşa çıkaran güçlü Osmanlı donanması ve deniz birlikleri, bu işgali engellemeye dönük ciddi bir direniş gösterememiştir.
Bu araştırmada, Cezayir’de Osmanlı hâkimiyetinin sona ermesi ve 1830’da Fransız işgaline uğramasını kolaylaştıran iç meseleler, değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Hâkimiyeti, Cezayir, Fransa, Cezayir Donanması, İsyan.