Erdoğan ALTINKAYNAK
Shalala RAMAZANOVA
Ölüm, eninde sonunda her canlının karşısına çıkacak olan fizyolojik bir olgudur. Bilinmeyene olan merak, daha fazla düşünmeye ve araştırmaya yol açmıştır. Bu nedenle ölüm, edebiyat dahil; din, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve tıp gibi birçok alanda araştırmacıların ilgi odağı olmuştur. Hem Türk hem de Kırgız destanlarında ana tema olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmada Manas Destanından hareketle Kırgız halkının yas tutma, cenaze töreni ve ağıt yakma geleneği irdelenerek bilgiler Türkiye’de yaşayan Avşar boylarının yas tutma, cenaze merasimi ve ağıt yakmaları ile bunların benzeyen yönleri ortaya konulmuştur.
Çalışmada ilk olarak Manas destanında ölüm kavramında bahsedilmiştir. Destanlar, insanların kültürel belleğini tarihsel derinliklerinden günümüze taşıyan bir kültür varlığıdır. Sadece Türk destanında değil, dünya destanında da çok önemli bir yer tutan "Manas" destanı dünyanın en uzun ve yaşayan tek destanıdır. Bu yüzden iyi bir üne sahiptir. "Yas ve defin" adı verilen "Evlilik- Doğum ve Ölüm" gelenek, görenek ve kutlamaları mitler ve İnançlar dünyasıyla doğrudan ilişkilidir. İki türlü ölüm vardır. Birincisi fiziksel ölümdür. İkincisi ise manevi ölüm. Manevi ölümün bir sonucu olarak, kahraman günahlardan arınır, yeniden doğar ve yükümlülüklerini yerine getirmeye devam eder. Ölüm vardır ancak görev gereği yeniden diriliş ve görev tamamlandıktan sonra tekrar dünyadan göçüş de vardır. Böylece ulusal kahramanlar ölümsüzdür. Toplum sıkıntıya düştüğünde, bu sorunla mücadele edilirken bu kahramanların ruhu ortaya çıkar ve mücadele edenlerin yanında savaşır, çoğu zaman düşmanın gözüne görünerek savaşılar.
Ardından cenaze merasiminde bahsedilmiştir. Cenazeden sonra fakirlere yiyecek ve giyecek vermek âdettendir. Günümüzde hem Kırgızlar hem Anadolu’da cenaze evlerinde yemek pişirilir ve gelenlere ikram edilir. Bu yemeğin maliyeti cenaze evine ait olsa bile genellikle akrabalar arasında paylaşılır. Hem Anadolu’da hem Manas destanı içinde hem günümüz Kırgız halkı içinde ölülerin defnedilmesinin geciktirilmesinin başlıca nedeni, cenazeye uzak akrabaların zamanında katılabilmelerini sağlamaktı.
Daha sonra ağıt yakma merasiminde bahsedilmiştir. Manas destanında olduğu gibi günümüz Kırgızları da ölülerini kabristana götürmeden önce naaş yakartırlar. Defin esnasında Kur’an-ı Kerim okunur. Defin öncesi ve sonrasında çadırda kadınlar ağıt yakmaya devam ederler. Her iki kültürde ölümün 3., 7. ve 40. günlerinde ölenin ruhu için Kur’an-ı Kerim okutulur. Kırgızlar ’da eğer ölenin akrabaları koşok söylemeyi bilmiyor ise bir koşokçu bulunarak koşok söyletilir. Ağıtlar, ölüm hadisesi gerçekleştikten sonra üç gün devam eder. Cenaze gömüldükten sonra eve dönen erkekler görülünce koşok söyleme tekrar başlar.
Anahtar sözcükler: Manas Destanı, Yas Tutma, Ağıt, Ölüm, Kırgız Türkleri