Fuat BOZYEL
İkinci Dünya Savaşının başlaması ile birlikte Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik konumunun önemi artmış, Türkiye’nin konumu hem mihver hem de müttefik devletleri için kritik bir önem seviyesine yükselmiştir. Doğudan ve güneyden Sovyetler Birliği, batıdan ise Almanya ve İtalya, Türkiye’ye karşı tehdit potansiyeli oluşturmuştur. Savaş sırasında Türkiye’yi yanına alan taraf hem boğazlara hem de geçiş güzergâhlarına hâkim olabilecektir. İkinci Dünya Savaşı süresince Türkiye’nin temel güvenlik politikası savaşa girmeme üzerine şekillenmiştir. Bu hedefe ulaşmak için savaşan taraflar arasındaki dengeleri iyi kullanan Türkiye, aynı zamanda herhangi bir sebeple her iki taraftan da bir saldırı geldiğinde buna tüm gücüyle karşılık vereceğini de belirtmiş ve ikna edicide olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında oldukça dengeli bir güvenlik politikası izleyen Türkiye, ekonomik ve siyasi açıdan oldukça yetersiz olmasına rağmen, diplomatik açıdan başarılı bir süreç geçirmiştir. Savaşa girmesi konusunda İngiltere tarafından baskıya maruz kalsa da, askerî ve ekonomik açıdan hazır olmadığını dile getirmiş ve bazı isteklerde bulunmuştur. Bu isteklerin hemen yerine getirilemeyeceğinin farkında olan Türk hükûmeti bu sayede zaman kazanmış ve savaş boyunca aynı politikayı uygulamaktan çekinmemiştir. Bu çalışma da hem mihver devletlerin hem de müttefik devletlerin Türkiye’yi savaşa sokma çabalarına karşılık, Türkiye’nin izlediği başarılı dış politika hamleleri ele alınmıştır. Türkiye hem bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak, hem savaşın dışında kalarak en az tahribatı almak, hem de savaş sonrasında kurulacak olan yenidünya sistemi içerisinde saygın bir üye olarak yerini almak için tüm olasılıkları önceden hesaplayan ve uygulayan bir dış politika siyaseti izlemiştir.
Anahtar Sözcükler: Dış Politika, Güvenlik, İngiltere, İkinci Dünya Savaşı, Sovyetler Birliği