Fatma TEKİN
Bireyin yaşamında doğum ve düğün gibi bir geçiş dönemi olan ölüm; korku ve endişe yaratan sarsıcı bir etkiye sahiptir. Bu etki bireyi ölüme karşı duyarlı bir hale getirmiş; bunun sonucunda da ölümü engelleyebileceği düşünülen uygulamalarla birlikte; ruhlara, ölülere ve ölüm sonrasına bağlı inanış ve inanışlarla örülü uygulamalar ortaya çıkmıştır. Toplum, kültürel kalıplar içerisinde bireye; öleni son yolculuğuna uğurlamakla ilgili bir takım görevler vermekte; böylece birey, ölüm etrafında kümelenen inanışlar ve normlar sayesinde toplumsallaşmaktadır. Bu inanışları ve kalıp davranışlarını ise; destan, efsane, masal gibi geleneksel anlatıların yanında atasözlerinde de görmek mümkündür. Bu anlamda atasözleri; bir topluluğun yaşama dair kabullerinin, inanışlarının, hükümlerinin ve eylemlerinin toplamından oluşan geleneksel dünya görüşünü yansıtmaktadır. Bu bağlamdan hareketle, makalenin konusunu oluşturan Kazan-Tatar Türklerinin geleneksel dünya görüşünde ölüm olgusu, atasözlerinden yola çıkılarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın materyalini, Nekıy İsenbet’in sözlü ve yazılı kaynaklardan derlediği “Tatar Halık Mekalleri (Tatar Halkının Atasözleri)” adlı üç ciltten oluşan serinin ikinci cildinde yer alan ölümle ilgili atasözleri oluşturmuştur. Eserde yer alan 638 adet atasözünden çalışmada 325 adedi incelenmiştir. İncelenen atasözlerinde, Kazan-Tatar Türklerinde ölümün anlamı, özellikleri, ölüm öncesi, ölüm anı ve sonrasına dair inanış ve uygulamaları ortaya konulmuştur. Atasözlerinin, Kazan-Tatar Türklerinin geleneksel dünya görüşünün ve halk felsefesinin özünü oluşturduğu; ölümle ilgili kültürel değerleri ve normlar sistemini yansıtmada belirgin kodlar taşıdığı; bunların aktarılmasında “öğretici”, işaret ettiği bir yaşam düsturu ile de ölüm karşısında “yönlendirici” ve “telkin edici” bir işleve sahip olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: ölüm, atasözleri, geleneksel dünya görüşü, Kazan-Tatar Türkleri, halk bilimi