Baltabay ABDİGAZİULI
Ergali ESBOSINOV
Yakın geçmişimize ait manevi mirasımıza baktığımızda yaşadığımız devrin izlerini görmeden geçmek mümkün değildir. O dönem, Sovyetler Birliği zamanıydı. Dönemin siyasi konjoktürü gereği bazı sorumluluklar toplumsal ve güncel yaşamımıza hatta hafızamızda o derece yerleşmiş ki, birçok alışkanlıklardan vazgeçmek oldukça zaman almıştır. Bunların arasında duya duya alışageldiğimiz Doğu kelimesinin özel yeri vardır. Bu kelime gerek anlam, gerekse de algı bakımından biraz abartılmıştır. Makalemizde, Doğu kelimesi etrafında toplanan kelime, deyim ve anlamlar üzerinde duracağız. Bu deyim Sovyet dönemi bilimsel literatürde Türkoloji, Sinoloji, Japonbilim, Farsbilim, Korebilim gibi sahaya göre yayılan ve son derece geniş anlama sahip olan bilimsel çalışma alanlarını da kapsaması bakımından dikkat çekmektedir. Avrupa kökenli milletlerin dışındakileri dikkate alacak olursak bunu yine Doğu sözüyle karşılamak icap eder. Böyle bir durum tesadüfi değildir, Türk adını ve Türk milletiyle ilgili ne varsa tamamını “Doğu” kavramı etrafında eritmek amaçlanmıştır. Bu sayede Türk kültürü ve diliyle ilgili anlamsal ağırlığı geniş sahalara yayarak zayıflatmak esas amaç olmuştur. Ahmet Yesevi, Dede Korkut, Nevâyî, Fuzûlî, Yunus Emre gibi ediplerin hepsi Doğu şairleridir. Benzer şekilde bunların arasında dünyaca ünlü Çin düşünürü Konfüçyus veya Tibetli Dalay Lama da yer alabilir, çünkü onlar da Doğu’lu olarak anılmaktadır. Makalemizde Sovyetler devri, hatta günümüzde de geçerliliğini koruyan “Doğu” kavramının Türk büyükleriyle ilgili yönü ele alınacak, Kazakların tanınmış şair ve düşünürü Şakarim Kudayberdioğlu’nun eserleri üzerinde durulacaktır. Şakarim çalışmaları Fuzûlî ve Orta Asır devri ünlü Türk sanatkârlarının eserleriyle karşılaştırılıp ortak noktalar üzerinde durulmaya çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Fuzûlî, Abay, Şakarim, Türk kültürü, Yesevi, Doğu düşünürleri.