Levent ÜNAL
Birinci Dünya Harbi’nde Osmanlı Devleti’nin savaştığı Hicaz, Yemen ve Asir cephelerinde ağırlıklı olarak Arap isyancılara karşı mücadele verilmiştir. Bu cepheler içinde Hicaz cephesi, stratejik önemi yanında kutsal toprakları barındırması yönüyle de önem arz etmektedir.
Hicaz bölgesinde Arap isyanının ayak sesleri açıkça duyulsa da Osmanlı yönetimi duymamazlıktan gelmiştir. Mekke Emiri olarak Şerif Hüseyin’in atanması ile başlayan hatalar zinciri, onun İngilizlerle işbirliğine gitmesinden haberdar olunmaması ve zaman içinde diğer kabileleri kendi liderliğinde Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmasına seyirci kalınmasıyla devam etmiştir. İhanete bu denli müsamahalı davranmak ve sorunu adeta görmemezlikten gelmek Osmanlı Devleti’ne ağır bedeller ödetmiştir.
Mekke bölgesinde mevcut kuvvetler parçalanıp çok sayıda garnizon, kışla ve karakola dağıtılınca garnizonlar, kalabalık asi kuvvetlere karşı çaresiz bırakılmış, Medine bölgesinde Fahrettin Paşa elindeki kuvvetleri bir bütün halinde kullanarak Arap isyancılara ardı ardına darbeler indirmiştir. Bununla birlikte Medine Müdafaasının başarıyla yürütülmesi Filistin cephesine katkı sağlamadığı gibi Medine’ye sevk edilen her takviye birliği bir yerde bu cephedeki savunmayı güçleştirmiştir.
Makalenin amacı, Hicaz cephesinde ayaklanma öncesi gelişmeler ile ayaklanma çıktıktan sonra yaşanan çatışmaları incelemek suretiyle cepheyi stratejik, operatif ve taktik yönden değerlendirmektir. Çalışma için literatür taraması metodu ve nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Birinci Dünya Harbi, Hicaz Cephesi, Fahrettin Paşa, Medine Müdafaası, Arap İsyanı.