Filiz GÜVEN
Ölüm, hem pozitif bilimlerde hem de sanat ve edebiyatta geniş bir yer kaplamaktadır. Kimi zaman diyalektik bir son kimi zaman yeniden üretim kimi zaman ise toplumsal ilişkileri güçlendiren bir süreç olarak görülmüştür. Bu nedenle ölüm etrafında hatırı sayılır düşünceler, ritüeller oluşmuştur. Bu uygulamalar dini inançlara ya da bölgesel farklılıklara göre değişiklik gösterse de özellikle ölüm ile birlikte gelişen mutlak son fikri insanoğlunu güçlü bir korkuyla karşı karşıya bırakmış ve birtakım tedbirlere ve kaçınmalara sürüklemiştir. Bu anlamda, ölüm etrafında gelişen uygulamalar milletlerin inançlarından beslendiği gibi milletlerin öteki ile benzer ve farklı yönlerini ortaya koyacak özellikler de taşımaktadır. Toplumsal değerler, kutsallar, ritüeller, törenler, kahramanlar, tarihi olaylar vb. ögeler bir yaşam biçimi oluşturarak bireylerin belli bir topluluk içinde belirli kimlik desenleri etrafında toplanmasını ve ayrışmasını denetler. Bu bağlamda yaratılan kimlik desenleri, kültürel bir atmosfer oluşturarak toplumları soyut-somut imajlar etrafında toplayarak toplumsal değerleri meydana getirir.
Bu çalışma, Kars Ölü Bayramı etrafında gelişen uygulamaların toplumun/grubun birleştirici yönü olduğu savından hareketle geniş bir bakış açısı edinmek amacıyla ölüme interdisipliner bir kavrama ile yaklaşmayı ve ölüm korkusu etrafında varlığını koruyan kült inançları tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda Kars Ölü Bayramı içerisinde arkaik dönem insanının kutsal, kültürel değerlerinin günümüze yansımaları ve yeniden doğma ideali üzerinde durulacak ve halen devam eden bu uygulamanın toplumu birleştirici yönü ve toplumsal ortaklık kavramı özelinde uygulamaların kimlik üzerindeki etkisi irdelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Kars Ölü Bayramı, Toplumsal Uygulamalar, Kimlik, Ritüel, Toplumsal Ortaklık.