Vedi AŞKAROĞLU
İnsan davranışlarının kökeni konusunda birbiriyle çelişen pek çok görüş vardır. Sosyolojik, psikolojik, pedagojik, metafizik açıklamalar genel anlamda insan davranışlarını “özcü” ve “tözcü” şeklinde iki ana sınıflandırma altında ele alır. Özcü bakış açısı, genetik, sosyo-genetik ve dinsel motifler üzerinden açıklama yaparken, töz konusuna eğilen yorumlar ise genellikle eğitim, kültürel ortam, aile yapısı, deneyimler, sanat gibi insan ilişkilerine dayanan ve çoğu insan üretimi olan olguları öne çıkarır. Her iki görüşü de kapsayan eklektik yaklaşımlar da söz konusudur. Edebiyat, daha ziyade insanın duygu ve düşünce dünyasının şekillenmesi açısından önemli bir işleve sahiptir ve estetik, düşünsel ya da duyusal etki yaratarak kurgulama yoluyla ikinci türden bir bakış açısına denk düşer.Romanlar, tiyatro oyunları, öyküler, şiirler ve diğer edebi kurgular vasıtasıyla dili kullanarak insanın biçimlendirilebileceğini, davranışlarının değiştirilebileceğini, kişiliğin oluşturulabileceğini, hatta düşüncelerinin, bakış açılarının, ideolojisinin, inançlarının ve dünyayı algılama biçimlerinin de yeniden tasarlanabileceğini gösterir. Bu açıdan edebi yapıtlarla, yazarın/şairin toplumsal bir etkisi ve işlevi ortaya çıkar. Küreselleşmenin başat unsur haline geldiği çağımızda, edebiyatın ölümü üzerine ağıtlar yakmaya başlanmış olsa da her çağın kendine özgü bir ruhu vardır. Edebiyat da çağa uygun biçimde kendini küllerinden yeniden doğurmuş ve yeni biçimler ve teknikler altında yeniden kurmayı başarmıştır. Bu makalede, edebiyatın birey ve toplum yaşamında üstlendiği roller ve işlevler ekseninde, yazar, şair, sanat, edebiyat, ideoloji, toplumculuk, estetik değerler gibi pek çok öge kuramsal bir şekilde tartışılacaktır.
Anahtar Sözcükler: Edebiyat, İdeoloji, Toplum, Birey, Kurgu, Kişiliğin Biçimlendirilmesi, Edebiyatın Etkisi