Mediha AŞKAROĞLU
İnsanın kişilik gelişimi çağlar boyunca iyi bir toplumun kurulması açısından çok önemli bir konu olagelmiştir. Ahlak ve eğitim konusuna eğilen Platon ve Aristoteles’ten günümüz eğitim bilimleri ve psikoloji alanına gelene kadar, çok çeşitli görüşleri yansıtan kitaplar yazılmış ve bilimsel birçok araştırma yapılmıştır. Üstelik, bilimsel çalışmalar insan doğasına yönelerek genetik, sosyo-genetik ve sosyal ya da sosyo-kültürel açılardan insan kişiliğinin bileşenlerini ortaya koymaya çalışmış ve insanın istenen davranışları sergilemesini sağlamaya yönelik eğitim kuramları geliştirmişlerdir. İlk başta bilinmeyen doğa olaylarını açıklamak ve bilinmeyenin yarattığı korkuları aşabilmek adına ortaya çıkan ilkel dinlerden günümüz semavi dinlere kadar insanın kişilik gelişimini olumlu biçimde gerçekleştirmek önemli bir hedef olarak belirlenmiştir.
Viktorya dönemini temel arkaplan olarak benimseyerek, özellikle ahlak konusu etrafında kişilerini kurgulayan İngiliz yazar Jane Austen, realist akımın bir temsilcisi olarak, kadın kişilerinin bulunduları yoksunluk durumunu aşmalarını romanlarında önemli bir sorunsal olarak işler. Onun ilk dönem romanlarından birisi olan Northanger Abbey’de romanın baş kişisi olan Catherine Morland, eğitimsiz ve yoksul bir köylü ailenin kızı olarak kendini soylu ve zengin bir çevrenin içinde kurmak ve yeni bir kimlik kazanmak zorundadır. Eğitimsizliği, insanları ve yeni çevreyi tanımaması, kendini bulma yolunda kendisine yol gösterecek deneyimli birilerinin eksikliği ile kendini aristokratların değerleri ile belirlenmiş bir dünyada bulur ve kişiliğinin gelişimi diğer insanlarla nasıl iletişim kurduğuna bağlı biçimde belirmeye başlar. Onun kişilik gelişimini inceleyen bu makale, sosyal ve psikolojik açılardan kişilik gelişiminin izlerini sürmeyi ve değişimi çözümlemeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Sözcükler: Northanger Abbey, Kişilik Kurgusu, Olgunlaşma, Cinsiyet Rolleri, Kadın Kimliği