Betül HASTAOĞLU ÖZBEK
Yirminci yüzyıl, yaşanan birtakım olay ve gelişmeler sebebiyle dünyanın farklı bir mecraya girdiği dönemlerden biri olarak kabul edilir. Hiç şüphesiz bunda, İkinci Dünya Savaşının patlak vermesi; sosyal, siyasal, ekonomik değişimler ile teknoloji ve bilim alanındaki gelişmeler etkilidir. Maddî ve manevî birçok değerin anlamını yitirdiği bu çağın bunalımını derinden duyumsayan sanatçı, zamanla yarışır hale gelen insanın hızlı tüketim ihtiyacına uygun olan küçürek öyküler aracılığıyla sesini duyurur ve bireyden hareketle tüm insanlığın sorunlarına ışık tutmayı amaçlar. Dolayısıyla küçürek öyküler, modern zamanın bozulmuşluğu ve yozlaşmışlığı içerisine sıkışan sanatçının çığlığını barındırır. Dünya edebiyatında pek çok temsilcisi bulunan türün Türk edebiyatındaki en güçlü ismi ise Ferit Edgü olur. Birçok türde eser kaleme alan sanatçının asıl başarısı, küçürek öykülerinde göze çarpar. O, bireyi temel aldığı öykülerinde evrensel izleklere yer vererek dünyanın ve yaşamın anlamını çözmeye çalışarak varoluşçu bir çizgide ilerler. “Gece Bekçisi” isimli küçürek öyküsünde, dünyaya ait herhangi bir değeri Bekçi; akıp giden zamanı ise konuşmayı okura aktaran başkişiyle sembolize eder. Ölüme doğru yol aldığının farkındalığını yaşayan bireyin yersiz yurtsuzluğuna, iki zıt karakteri karşı karşıya getirerek vurgu yapar. Bu hiçbir yere/şeye tutunamama ve ölümlü olmanın bilinciyle hiçlik duygusuna kapılan başkişinin şahsında modern insanın bunaltısını görüntüler.
Anahtar Sözcükler: Küçürek Öykü, Ferit Edgü, Gece, Bekçi, Yersiz Yurtsuzluk, Ölüm.